Yılın son haftasında The Black Keys 'in yeni çıkan albümünden bahsetmemek olmaz ! El Camino, 2010 da yayınladıkları Brothers albümünün üstüne yerleşicek kadar başarılı olmuş.Ben zevk alarak dinliyorum, hatta The Black Keys'i hangi şarkısıyla size tanıtıcam diye epey bir kendimle çeliştim diyebilirim.Hemen albümü indirin, eminim çok beğeniceksiniz.Yine de ayırt edebilecek kadar iyi olanları ,albümün birinci şarkısı Lonely Boy , onu takip eden Gold On The Ceiling , Sister , Hell Of A Season , Nova Baby . Dediğim gibi fazla birşey demeye gerek yok, hemen dinleyin !
Tuesday, December 27, 2011
THE BLACK KEYS - EL CAMINO
Yılın son haftasında The Black Keys 'in yeni çıkan albümünden bahsetmemek olmaz ! El Camino, 2010 da yayınladıkları Brothers albümünün üstüne yerleşicek kadar başarılı olmuş.Ben zevk alarak dinliyorum, hatta The Black Keys'i hangi şarkısıyla size tanıtıcam diye epey bir kendimle çeliştim diyebilirim.Hemen albümü indirin, eminim çok beğeniceksiniz.Yine de ayırt edebilecek kadar iyi olanları ,albümün birinci şarkısı Lonely Boy , onu takip eden Gold On The Ceiling , Sister , Hell Of A Season , Nova Baby . Dediğim gibi fazla birşey demeye gerek yok, hemen dinleyin !
Wednesday, December 21, 2011
BRAINSTORMING WEEK FOUR : IRMAK İPEK ALTIN
Merhaba Irmak İpek ,
Bu haftaki BRAINSTORMING ismi sensin.Seninle bir sürü farklı konudan konuşabileceğimin farkındayım ve ilginç bir sohbet çıkacak karşımıza, o zaman başlıyalım ..
G: Evet en çok merak ettiğim sorumu hemen soracağım , sabahları uyandığında kıyafetlerini nasıl kombinlersin ? Yani bunu , ne gibi dış faktörler belirler ?
I : Hava, coğrafya, sıcaklık, belki ilham bir şeylerden ve ne kadar güzel hissettiğim belirliyor genelde. Bir de iş görüşmelerine nasıl bir şekilde gitmem gerektiği net olarak veriliyor bana, ben de o kurallara giyinmek zorunda kalıyorum bazı günler. Kulağa kötü geliyor ama bu bazen – mesela giyinip süslenmenin içimden hiç gelmediği günlerde – gayet yardımcı ve süper bir şey olabiliyor.
G: Yeni bir fotoğraf çekimin var, herşey sana bağlı tüm konsept, ışık, mekan ..nasıl olmasını isterdin ?
Yanına bir manken daha alabilme ihtimalin de var..
I: Bu aralar analog makine ile çekim yapmak ve karanlık oda sihiri kulağa çok hoş geliyor. Karadeniz de fotojenik bir bölge, orada bir çekim yapmak isterdim. Muhtemelen fazla oksijen ve endorfinden kafayı sıyırırdım , çekim yalan olurdu.
G: Gerçekten zevk alarak yaptığın şeyler nedir? İşinde yada normal hayatında..
I: Poz vermek, şarkıların sözlerini saçma sapan değiştirerek şarkı söylemek, değişik çaylar yapmak, yeni insanlarla tanışmak, gece yürüyüşleri, resim yapmak, fotoğraf çekmek, internette araştırma yapmak, herhangi bir DIY işi, sabah erken kalkıp müzik dinlemek, rakı masasında arkadaşlarla toplanmak, akşamları evde yemek yapmak, Akhisar’a anneannemin evine gidip biraz kafa dinlemek, annemi dikişle meşgulken izlemek, daha az çöp çıkarmak, yeni bir el becerisi geliştirme çabası, hiçbir şey yapmamak ve duvarları izlemek. Yazdıkça saçmalaşıyor çünkü çok var; bu aralar kanaviçe var mesela. Ayrıca yalnız metro ile şehirde ulaşımımı sağlayabilmek beni çok mutlu ediyor.
G: Senin için “IN “ veya “NEW” nedir ?
I : Rahat bir yaşam ve alçakgönüllülük.
G: Her zaman giyinmekten bıkmayacağın bir kıyafet stili var mı ?
I: En çok “Okul Kızı” modunda giyiniyorum sanırım. Saçlarımın rengine 60lar daha çok yakışıyor fakat ben yine de 70ler tarzı kıyafetler giymekte ısrar ediyorum. Her iki dönemin kıyafetlerinden bol bol var; ailemin anne tarafı dokuz kız kardeş ve genelde hepsi el dikimi. Onları “restore edip” giyiyorum.
G: Senin ”MODA” n nasıl birşey ?
I : Bu aralar hayalimdeki kıyafetlerin hatırlattıkları: 60lar sonu Burda dergileri, eskimiş incelmiş kumaşlar, siyah cigarette pantolon, hatırası olan parçalar, güçlü ve kararlı kızlar, arkadaşlık, elde örülmüş kocaman kazaklar, yuvarlak burunlu hafif topuklu dizaltı botlar, cow-girl, saçma sapan çoraplar, zencefilli limonlu çay, Brigitte Bardot, kedigiller, narçiçeği kırmızısı ruj, dantel, kurdele, fisto, patchwork ve bilumum narin işlemeler, tadilat, Dr. Martens ve bu aralar şu şarkı
G: “FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.
I: F arklı olduğumuzu göstermek için çok uğraşıyoruz
A nnem
H avalı olmaya çalışıyorum
"I am invariably late for appointments - sometimes as much as two hours. I've tried to change
my ways but the things that make me late are too strong, and too pleasing." -Marylin Monroe
O kula giderken sabahları daha fazla uyuyabilmek için üniformamla uyumuşluğum çoktur, ama bunu
herkes yapar zaten değil mi?
N onchalant kelimesinin karşılığı: kayıtsız fakat K harfinde olmadığımız için...
my ways but the things that make me late are too strong, and too pleasing." -Marylin Monroe
O kula giderken sabahları daha fazla uyuyabilmek için üniformamla uyumuşluğum çoktur, ama bunu
herkes yapar zaten değil mi?
Monday, December 19, 2011
I ♥ NEW FASHION / WEEK ONE : 90S POP GLAM LOOK
I ♥ NEW FASHION nedir ?
Haftanın yeni stilini bulamama yardımcı olacak, yayın.Bu hafta 90'ların pop glam stilini yaratacabileceğimiz
görsel kaynaklardan başlıcaz sonra ben size stil ipuçları vericem ve sizde kendi pop glam stilinizi yaratmak
için alışverişe çıkacaksınız.Şimdi yayına dönelim..
WE ♥ BRIGHT COLORS !
Bu hafta seçtiğim parçalar belirli markalar üzerindeydi.Haftanın stili 90s pop glam de ,tropical şablon baskılı montlarla yine desenli parçaları birbirine kombin edebileceğiz.Önümüzdeki sezonlarda uyumsuz parçaları yani farklı bir döneme ait de olabilir yada iki ayrı farklı desenli kıyafetler rahatça kombinlenebilecek.Belki bunun için uyumsuzluğun uyumu sloganını kullanabiliriz.Çoğunlukla basit ve düz kesimli parçalarla , patlayan renkleri ve çarpıcı desenleri bir arada kullanmaya çalışalım. 90 ların rahat ve bol kesimleri ile parıltılı glam stilini , dönemsel ve trend parçalarla birleştirebiliriz.Genel olarak parlak renkleri sevmiyorsanız , benim kombinlediğim gibi koyu ve toprak tonları arasına bu parçaları saklamayı tercih edebilirsiniz.İddialı olan kısımıda ,kadife yada süet yüksek platformlu bilek hizasındaki botlarla yada topunuzu açıkta bırakan ayakkabılarla tamamlamış olursunuz.
90 larda karşımıza çıkan stilden çok daha uzak yeni bir stil ile karşılaştık.Kırmızı ve siyahın bariz bir şekilde uyumlu olduğu düşünülerek kombinlenmesi artık tercih etmiyeceğimiz bir unsur haline geldi.Benim tercihim birden çok rengi bir arada en uyumlu ve doğru şekilde kullanmaktan yanadır.Yukarıda kombinlemiş olduğum parçalar aslında tek tek incelendiğinde, ne kadar uyumsuz gibi gelse de bütüne baktığımızda birbirini tamamlayan kıyafetler olduğunu görebiliriz.Pop renkleri de, gri ,toprak,pudra ve koyu tonları ile buluşturup ,aralara saklayıp,yolda yürürken dikkat çekmesini istediğiniz yerlerde kullanmayı tercih edin.Mesela ceketinizin altındaki büstiyer yada paltonuzun altına sakladığınız parlak renkli mini şortunuzla. Dekolteyle değil, taşıdığınız kıyafetin renkleri ve kesimiyle, şıklaşın. Eğer sorunlu bir bölgeniz varsa da bu söylediğim tavsiyelerle parlak tonları üzerinizde rahatça kullanacaksınız ..
ATLAS SOUND - PARALLAX
Bu haftaki favori albümüm ATLAS SOUND 'un 7 kasım 'da yayınlanan üçüncü stüdyo albümü Parallax. Tanımayanlar varsa Deerhunter dan Bradford Cox 'un solo projesidir Atlas Sound. Ben geçen sene Barcelona'da 2010 Primavera festivalinde izleme fırsatı buldum, gerçekten inanılmaz bir sahne performansı vardı ,akşamüstü vakitlerinde çıkmıştı ama herkes izlemek için oradaydı.Ben tabiki en önden izledim. Primavera'dan birkaç fotoğraf ...
Primavera'da Atlas Sound çok başarılı bir performans sergiledi.Sahnenin arkalarında hep gözüm başka birini daha aradı ama tabiki kimse yoktu.Cox'un sahnesinde sıkılmak mümkün bile değil,kesinlikle izlenmesi gerekli bir sanatçı kendisi..
Parallax ' a dönecek olursak 1,5 ay oldu
sanırım yayınlanalı ve ben hala dinlemeye doyamadım.Çünkü ,Bradford Cox 'un o
kadar güzel bir sesi var ki, herhangi bir şarkısını dinleyince tadı damadığında
bırakıyor ve tekrar tekrar dinleme hissi yaratıyor.Benim favori
şarkılarım, albümle aynı ismi taşıyan Parallax, Bedroom Databank'tan Mona Lisa albümün en yüksek kalite şarkısı, Te Amo ve
Praying Man. Ee tabiki geri kalan diğer şarkılarda güzel.Bir video ekleyeceğim,
albümle ilgili biraz bilgi sahibi olun, tabiki albümü almadan önce..
SEDUCE ME ♥ PARALLAX
Monday, December 12, 2011
BRAINSTORMING WEEK THREE : BURÇE BEKREK
BRAIN STORMING NEDIR?
Her hafta yaratıcı hisseden herkesle yapabileceğim bir çalışmadır.Sorular, çok basit , yalın ve anlaşılır. Cevaplar içinizden geldiği gibi olacak,tek istediğim kesinlikle çok çok düşünmeden bir anda cevaplanması.Çünkü herzaman ilk akla gelen fikirlerin,kelimelerin insanların kendisini en iyi ifade eden sözcükler olduğunu düşünürüm. Pat! diye söyle,bitsin. Düşük cümleler ,hatalı cümleler hersey kabul bu çalışmada. Eğer önümüzdeki haftalarda benimle bu çalışmaya katılmak isterseniz mail adresim işte burada:
egbecerikli@gmail.com Mail atın,bende soruları göndereyim.Birlikte "beyin fırtınası" yapalım.
Merhaba
Burçe ,
Bu hafta seninle röportaj yapmak benim için çok keyifli olacak. Stil, tasarım ,zevklerin ve belki uzaktan yakından alakan olmayan konular hakkında küçük bir sohbet yapıcaz.Bence fazla uzatmadan başlamak en iyisi...
G: Bir Moda tasarımcısı olarak modayla aranda nasıl bir ilişki var ? Yakın mısınız yoksa uzak mı?
B: Çoğu zaman uzak, mecburen yakın... Moda ve tekstilin çevresinde dönen üç ayrı meslekle uğraşıyorum. Üçü de birbirinden farkli sezonlara konsantre olunmasi gereken meslekler. Bu adami şizofren bile yapar:). O yüzden meslek dışında modadan ve popüler kültürden uzak olasım geliyor. Lakin moda da aşk gibi vicdansız ve uzaklaşmaya gelmiyor!
G: Koleksiyonda kesinlikle teker teker incelenmesi gereken parçalar var ve bu parçaların birçok işlevi var ,işlevi olduğu gibi hikayesi de var. Bu göz ucuyla bile bakıldığında hissediliyor. Beni ilgilendiren ise tüm koleksiyonu tek başına oluşturma sürecinin nasıl birşey olduğu ? Zor ve karmaşık tarafları neler ?
B: O çizimler benden, kalemimden çıktı mı bir kere, benim olmaktan, tek başına olunmaktan çıkıyor iş. Bir ekip işine dönüyor ve pek çok kişinin emeği oluyor. Benim ekibim 4 kişiden ibaret. Ortağım annem, 2 tane dünyanın en yetenekli ustası ve pattern queenim( onun adı bende bu hep.) Onlar olmadan iş olmaz. Ama o en sancılı realisation dönemleri, eskizler, bazen çöpü boylayan saatler oldukça zor. Hele ki benim gibi mükemmelliyetçi, takıntılı bir insan için çok yorucu. Zira, dediğim gibi moda vicdansiz ve sizin yaptığınız işin üzerine "sleep over it" yapmanıza bile izin vermiyor. Sizi kovalayan sezonlar var işte.
G: Moda tasarımcısı olduğun için hep modayla ilgili sorular soruluyordur yada yaptığın işle.Ben farklılık yaratmak adına,eğer tasarımcı olmasan ,şuna gerçekten hakkını verirdim, diyebileceğin bir meslek var mı? Varsa , kesinlikle ikna edici olmalı..
B: Avukat! Bunu çevremdekiler de hep der. İkna kabiliyetim ve bir şeyi sonuna kadar savunuşum ve savunma şeklimdenmiş. Buna "Sende ki bu çeneden iyi avukat olurmuş" diyen bir anne yorumu da yok değil!:) Ben yeniden başlasam hayata yine bu mesleği yapardım oysa, net! Ama baleyi de bırakmazdım!
G: Evet, tamamiyle özgürsün, kaygısızsın ve limit denen bir şey yok. Kimden , hangi dönemden , hangi mekandan ilham alıp , Burçe Bekrek kadınını yaratırdın ? Yada yarattın mı?
B: Tamamiyle özgürdüm. Küçük markamı yaratırken markamın hedef grubu, bu gruba ait kadın tam bir yaşam stiliyle belliydi. Döneminden, mekanlarına, kokusundan, duruşuna, yediğinden, içtiğine liste uzar gider. Bugün belki de o yüzden Burçe Bekrek Fashion Studio'ya gelirken sen bile ne getireceğini biliyorsun! Çünkü bilinçaltın sana bunu çağrıştırıyor;)
İlk koleksiyonda beni en özgür kılan şey aslında, hiç bağrınmadan, koleksiyon teması için hikayeler, şiirler yazmadan, sadece ve sadece stil ile ve görseller aracılığıyla çaktırmadan kendi hikayemi ve kendi kişiliğimi anlatmamdı. Çünkü Burçe Bekrek için biçtiğim kadın da benden farklı değildi. Ve kendimi tanıtacağım ilk koleksiyonda istedim ki beni de tanısınlar, istedim ki gerçekten mesleğim kendimi ifade etmem için köprü olsun.
G: Son zamanlarda ilgini çeken bir olay, bir defile, bir çekim , bir film yada bir albüm...
B : http://showstudio.com/shop/exhibition/in_your_face#gallery
G: Senin ”MODA” n nasıl birşey ?
B: "Mikro makrodur."
G: “FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.
B: F ast and furious
A ggressive
S eductive
H edonist
I rresistible
O rdinary
N oumenon
Bu hafta seninle röportaj yapmak benim için çok keyifli olacak. Stil, tasarım ,zevklerin ve belki uzaktan yakından alakan olmayan konular hakkında küçük bir sohbet yapıcaz.Bence fazla uzatmadan başlamak en iyisi...
G: Bir Moda tasarımcısı olarak modayla aranda nasıl bir ilişki var ? Yakın mısınız yoksa uzak mı?
B: Çoğu zaman uzak, mecburen yakın... Moda ve tekstilin çevresinde dönen üç ayrı meslekle uğraşıyorum. Üçü de birbirinden farkli sezonlara konsantre olunmasi gereken meslekler. Bu adami şizofren bile yapar:). O yüzden meslek dışında modadan ve popüler kültürden uzak olasım geliyor. Lakin moda da aşk gibi vicdansız ve uzaklaşmaya gelmiyor!
G: Koleksiyonda kesinlikle teker teker incelenmesi gereken parçalar var ve bu parçaların birçok işlevi var ,işlevi olduğu gibi hikayesi de var. Bu göz ucuyla bile bakıldığında hissediliyor. Beni ilgilendiren ise tüm koleksiyonu tek başına oluşturma sürecinin nasıl birşey olduğu ? Zor ve karmaşık tarafları neler ?
B: O çizimler benden, kalemimden çıktı mı bir kere, benim olmaktan, tek başına olunmaktan çıkıyor iş. Bir ekip işine dönüyor ve pek çok kişinin emeği oluyor. Benim ekibim 4 kişiden ibaret. Ortağım annem, 2 tane dünyanın en yetenekli ustası ve pattern queenim( onun adı bende bu hep.) Onlar olmadan iş olmaz. Ama o en sancılı realisation dönemleri, eskizler, bazen çöpü boylayan saatler oldukça zor. Hele ki benim gibi mükemmelliyetçi, takıntılı bir insan için çok yorucu. Zira, dediğim gibi moda vicdansiz ve sizin yaptığınız işin üzerine "sleep over it" yapmanıza bile izin vermiyor. Sizi kovalayan sezonlar var işte.
G: Moda tasarımcısı olduğun için hep modayla ilgili sorular soruluyordur yada yaptığın işle.Ben farklılık yaratmak adına,eğer tasarımcı olmasan ,şuna gerçekten hakkını verirdim, diyebileceğin bir meslek var mı? Varsa , kesinlikle ikna edici olmalı..
B: Avukat! Bunu çevremdekiler de hep der. İkna kabiliyetim ve bir şeyi sonuna kadar savunuşum ve savunma şeklimdenmiş. Buna "Sende ki bu çeneden iyi avukat olurmuş" diyen bir anne yorumu da yok değil!:) Ben yeniden başlasam hayata yine bu mesleği yapardım oysa, net! Ama baleyi de bırakmazdım!
G: Evet, tamamiyle özgürsün, kaygısızsın ve limit denen bir şey yok. Kimden , hangi dönemden , hangi mekandan ilham alıp , Burçe Bekrek kadınını yaratırdın ? Yada yarattın mı?
B: Tamamiyle özgürdüm. Küçük markamı yaratırken markamın hedef grubu, bu gruba ait kadın tam bir yaşam stiliyle belliydi. Döneminden, mekanlarına, kokusundan, duruşuna, yediğinden, içtiğine liste uzar gider. Bugün belki de o yüzden Burçe Bekrek Fashion Studio'ya gelirken sen bile ne getireceğini biliyorsun! Çünkü bilinçaltın sana bunu çağrıştırıyor;)
İlk koleksiyonda beni en özgür kılan şey aslında, hiç bağrınmadan, koleksiyon teması için hikayeler, şiirler yazmadan, sadece ve sadece stil ile ve görseller aracılığıyla çaktırmadan kendi hikayemi ve kendi kişiliğimi anlatmamdı. Çünkü Burçe Bekrek için biçtiğim kadın da benden farklı değildi. Ve kendimi tanıtacağım ilk koleksiyonda istedim ki beni de tanısınlar, istedim ki gerçekten mesleğim kendimi ifade etmem için köprü olsun.
G: Son zamanlarda ilgini çeken bir olay, bir defile, bir çekim , bir film yada bir albüm...
B : http://showstudio.com/shop/exhibition/in_your_face#gallery
G: Senin ”MODA” n nasıl birşey ?
B: "Mikro makrodur."
G: “FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.
B: F ast and furious
A ggressive
S eductive
H edonist
I rresistible
O rdinary
N oumenon
BURÇE BEKREK : http://www.burcebekrek.com/
Sunday, December 11, 2011
KEEP SHELLY IN ATHENS
Bu haftanın albümü KEEP SHELLY IN ATHENS 'in Campus Martius 'u. Pitchfork'tan zaten detaylıca bilgi sahibi olabilirsiniz.Benim bahsetmek istediğim albümün yanısıra, kendi çektikleri fotoğraflarla, albüm ve plak kapaklarıyla doldurdukları blogları. Biraz inceleyin ve arada takip edin. İncelerkende seçtiğim Keep Shelly In Athens in albümle aynı ismi taşıyan unoffical videosunu izleyin.
Saturday, December 3, 2011
BRAINSTORMING WEEK TWO : AYSE KUCUK
Her hafta yapmaya çalışacağım projem . Adını "brainstorming" koydum çünkü dolaylı yoldan anlatmama gerek yok ya da başka havalı bir ad koymaya çabalamadım diyelim.
BRAINSTORMING NEDIR?
Her hafta yaratıcı hisseden herkesle yapabileceğim bir çalışmadır.Sorular, çok basit , yalın ve anlaşılır. Cevaplar içinizden geldiği gibi olacak,tek istediğim kesinlikle çok çok düşünmeden bir anda cevaplanması.Çünkü herzaman ilk akla gelen fikirlerin,kelimelerin insanların kendisini en iyi ifade eden sözcükler olduğunu düşünürüm. Pat! diye söyle,bitsin. Düşük cümleler ,hatalı cümleler hersey kabul bu çalışmada. Eğer önümüzdeki haftalarda benimle bu çalışmaya katılmak isterseniz mail adresim işte burada:
egbecerikli@gmail.com Mail atın,bende soruları göndereyim.Birlikte "beyin fırtınası" yapalım.
Merhaba Ayşe,
Brainstorming’in
geçen hafta nasıl bir röportaj olduğundan bahsetmiştim,seninle biraz daha farklı
bir şeklini yapmak istiyorum.Bu haftaki blog konseptim “Dream Big”.Seninle
yaptığın tabloların ve hayatınla ilgili kısa bir fırtına yapalım,hadi başlıyoruz.
G : Senin yaptığın işlerde her zaman dikkatimi çeken ayrıntı tablolarının boyutlarının büyük olmasıydı. Gerçekten senin için o büyük alan ne ifade ediyor?
A:
G: Kullandığın malzemeler , boya seçimlerin tablolarına başlamadan önce kafanda belirlenir mi, yoksa herşeyi akışına bırakmak mı senin tercihindir ?
A: Zihnimde oluşan fikirleri kontrol altina alma hissinden hoşlanmıyorum,bu anlik bir süreç. Dolayısıyla hiçbir eserin öncesi yok.
G: Çalışırken ne tarz şeyler dinlersin ve müziğin senin işlerindeki yansımaları nasıl gerçekleşir?
A:
G: Yaptığın bazı işlerde self portrait yapıyorsun, kimi ,ne şekilde ve hangi ortamda resmetmek isterdin? Gerçekten merak ediyorum..
A: Self Portrait? WTF!!
G: İşinde gerçekten yapmak istediğin nokta mısın, yoksa” dream big “ mi dersin ve onun peşinden mi gitmeyi tercih edersin ?
A:
G: ” FASHION “ kelimesinin her harfiyle kendi moda
anlayışını oluştur.
A: F oucault
A bsurdity
S elfhood
H orror
I mprovise
O pposite
N oise
Ayse Kucuk'e ulaşın : http://www.aysekucuk.com/
Monday, November 28, 2011
ONRA - CHINOISERIES PT.2
ONRA - CHINOISERIES PT.2
CHINOISERIE ,Fransızca dan gelen "Chinese- esque" yani Çin stilinde anlamını taşır.Çin sanatı etkilerini yansıtan ve 17 yy.'dan beri Avrupa sanatı stillerinde tekrar tekrar kullanılan bir temadır.Aklıma Nicholas Kirkwood'la Rodartenin yaptığı ayakkabı tasarımı geldi.Sanırım 2011 yaz içindi.Konsept chinoiserie chic'ti.
Benim tabiki bahsetmek istediğim ONRA. Eğer Onra'yı hiç dinleme fırsatınız olmadıysa kesinlikle dinlemenizi tavsiye ederim.Son albümü "CHINOISERIES PT.2" .2007 de aynı isimle birinci kısmı olan albümü yayınladı. Son albümünde sizi tatmin edecek kadar çok şarkı var ve gerçekten hepsi birbirinden güzel ve enterasan. Zaten kullandığı samplelarıda yaptığı asya gezisi sırasında birçok plakçıdan toplamış ve ortaya hiphop ritimlerinin arkasına saklanan asian sampleları çıkmış.
Yaratıcı bulduğum bir albüm..
Onra'nın trailerını izlerken albümdeki şarkılarada göz atmayı unutmayın!
CHAPTER TWO-i-D / THE DREAMS AND ASPIRATIONS ISSUE NO. 315
Kapak , Terry Richardson ve Carine Roitfeld hakkında yeteri kadar konuştuğumun farkına varırken, başka bir konuya geçeceğimin sinyallerini veriyorum sizlere. i-D nin bu sayısının sloganı " Dream Big ". Dergideki tüm röportajlar yada çekimler zaten bu konsept üzerine yapılmış.Bu sayıda hafızalarıma kazınan ve tabiki birden fazla çok kez aynı sayfaları açmama sebep olan bir çekim var, Follow Your Dreams Not Someone Else's.. Fotoğraflar Josh Olins 'e ,styling ise Cathy Kasterine 'e ait .
İlk sayfada bizi model Linn Arvidsson ve Alex Poots karşılıyor.Gerçekten yanyana gelmesi gereken iki başarılı model. Bu moda çekiminde aklımda kalan tekşey: " Herşeyin yeterli derecede doğal olması ". Çekimde ışıktan tutunda ,makyajın ve saçın ,aynı zamanda kombinlemelerin hepsini gerçekten çok zekice buldum.Uzun zamandır beni üzerinde düşündürecek yada hafızalarımda yer edecek kadar çok etkileyecek, bir çekimle karşılaşmadım. Bu arada çoğunlukla beğenilerim i-D yada Paris Vogue dan yanadır. Herneyse ,bu çekimlerin gerçekçi ve doğal olmasını sağlayan şeylerin, küçük detaylarda gizli olduğunu düşünüyorum .Şimdi fotoğraflara bir göz atalım..
MORE AND MORE ..
CHAPTER ONE - i-D / THE DREAMS AND ASPIRATIONS ISSUE NO. 315
İ-D nin Fall 315 THE DREAMS AND ASPIRATIONS sayısında bizleri, Terry Richardson'ın , eski fransız Vogue editörü ve moda ikonu Carine Roitfeld 'ı fotoğrafladığı bir kapak beklemekte. Bu sayıda çekimlerdeki styling de Carine Roitfeld tarafından yapılmış. Carine kendi stilini ve moda zevkini tüm fotoğraf karelerine yansıtmış.Biraz geç olsada elimdeki bu son sayıyı Kasım ayı bitmeden sizinle paylaşmak istedim.Çünkü ,arşivlemeniz gereken bir sayı gerçekten.Yazının tamamını okursanız anlıyacağınızdan eminim.Şimdi i-D deki bahsettiğim çekim ..
MORE AND MORE..
Wednesday, November 23, 2011
BRAINSTORMING WEEK ONE : DILARA KOSE
Her hafta yapmaya çalışacağım projem . Adını "brainstorming" koydum çünkü dolaylı yoldan anlatmama gerek yok ya da başka havalı bir ad koymaya çabalamadım diyelim.
BRAINSTORMING NEDIR?
Her hafta yaratıcı hisseden herkesle yapabileceğim bir çalışmadır.Sorular, çok basit , yalın ve anlaşılır. Cevaplar içinizden geldiği gibi olacak,tek istediğim kesinlikle çok çok düşünmeden bir anda cevaplanması.Çünkü herzaman ilk akla gelen fikirlerin,kelimelerin insanların kendisini en iyi ifade eden sözcükler olduğunu düşünürüm. Pat! diye söyle,bitsin. Düşük cümleler ,hatalı cümleler hersey kabul bu çalışmada. Eğer önümüzdeki haftalarda benimle bu çalışmaya katılmak isterseniz mail adresim işte burada:
egbecerikli@gmail.com Mail atın,bende soruları göndereyim.Birlikte "beyin fırtınası" yapalım.
Bu hafta ilk olacak : DİLARA KÖSE
Merhaba Dilara,
Röportajlar her zaman olması gerektiği gibi soru cevap şeklinde olacak ama, benim seni tanıtma gibi bir endişem yok. Çünkü, arayan artık herkesle ilgili detaylı bir özgeçmişe kolayca ulaşabiliyor.O yüzden yaratıcı kimliklerle birlikte yapmak istediğim bu yolculuk biraz daha farklı tatda olacak.Gerçeklerin yanısıra hayal gücünüzü sorgulamanızı isteyeceğim.Sanırım kabul edeceksin ve işte başlıyoruz..
G : Fotoğrafları çekerken ne gibi kurallara dikkat edersin? Senin için belirleyici unsurlar var mı?
Yoksa herşey doğaçlama mı geçer fotoğraflama süresince..
D:Çekim öncesinde tabii ki aklımda bir konsept olur.Fakat çekim sırasında neredeyse hepsi yerle bir oluyor diyebilirim.Çekim sırasında yeni fikirler birbiri ardına geliyor haliyle.Çektiğim kişilerin karakteristik özelliklerini göz önünde bulundurma taraftarıyım.Herkesi tanımanız mümkün olmuyor tabii ki , böyle bir durumla karşılaştığımda çektiğim modeli kendi görmek istediğim karaktere büründürüyorum ve bu şekilde çekimlerimi gerçekleştiriyorum.Kısacası doğaçlama gelişiyor her şey.
G: Mekanın senin fotoğraflarında ne gibi bir önemi var? Eğer dilediğin bir mekanda fotoğraf çekimi
yapmanı istesem , nasıl ve ne şekilde olurdu?
D: Aslına bakarsan mekanın benim için önemi neredeyse hiç,benim asıl önemsediğim şey ışığın nasıl olduğudur.Fakat istediğim bir mekan olacaksa bu da ; Catalunya bölgesinde,ghetto mahallelerinin birinde sabaha karşı 05:00 sıralarında yapacağım bir çekim olurdu.Hani şu evlerin dışında yıkanmış çamaşırların asılı olduğu ve aşkın,müziğin,kavganın hakimiyet sürdüğü yerler.Yaşananların izlerini taşıyan mahalleler ve o sokaklarda yürüyen,birbiriyle şakalaşan,genç,daracık giyinmiş indie erkekler olurdu hikayemin parçası.
G: İnsan portreleri fotoğraflarında ön plana çıkıyor.Hep merak etmişimdir , birini fotoğraflarken
o gerçek anı ,o gerçek yüz ifadesini yakalaman gerçekten zor mu yoksa o anlık bir flaş patlaması mı
sadece ?
D:Evet insan portreleri çekmeye bayılıyorum.Eğer çektiğin kişi senin ne istediğini biliyorsa zor olmuyor fakat senin görmek istediğin şekilde göremiyorsa kendini o zaman biraz yönlendirme gerektiriyor sadece.Genelde anlık bir flash patlaması oluyor ki öyle olduğun da çok daha hoşuma gidiyor çektiğim fotoğraflar,bana daha gerçek geliyorlar.
G: En çok aklında kalan bir çalışmanı anlatmanı isteyeceğim.Kimle ve nerede ?
D:Her çalışmam birbirinden ayıramayacak kadar keyifli geçiyor.Bir tane söylemem gerekirse o da Ekin Türkmen’le Tempo Dergisi için yaptığımız Cabaret çekimiydi.Oldukça çabuk adapte olabilen biri bu da sanırım iyi bir oyuncu ve ılımlı bir kişilik olmasından kaynaklanıyor.Onun haricinde her çalışma bana ayrı zevk veriyor zaten.Her şey pozitif ve olması gerektiği seyirde ilerliyor.
G: Senin ”MODA” n nasıl birşey ?
D:Benim bir modam yok aslında.Tamamen ruh halime göre değişiyor.İsyankar olmama ya da tamamen uysal bir gün geçirmeme göre değişiklik gösteriyor.Sabah kalktığımda ki ruh halim oldukça büyük bir etken bu konuda ya da aynaya baktığımda kendimi nasıl görmek istediğim.Bu yüzden benim MODA’m diye isimlendirebileceğim bir şey yok hayatımda.
Röportajlar her zaman olması gerektiği gibi soru cevap şeklinde olacak ama, benim seni tanıtma gibi bir endişem yok. Çünkü, arayan artık herkesle ilgili detaylı bir özgeçmişe kolayca ulaşabiliyor.O yüzden yaratıcı kimliklerle birlikte yapmak istediğim bu yolculuk biraz daha farklı tatda olacak.Gerçeklerin yanısıra hayal gücünüzü sorgulamanızı isteyeceğim.Sanırım kabul edeceksin ve işte başlıyoruz..
G : Fotoğrafları çekerken ne gibi kurallara dikkat edersin? Senin için belirleyici unsurlar var mı?
Yoksa herşey doğaçlama mı geçer fotoğraflama süresince..
D:Çekim öncesinde tabii ki aklımda bir konsept olur.Fakat çekim sırasında neredeyse hepsi yerle bir oluyor diyebilirim.Çekim sırasında yeni fikirler birbiri ardına geliyor haliyle.Çektiğim kişilerin karakteristik özelliklerini göz önünde bulundurma taraftarıyım.Herkesi tanımanız mümkün olmuyor tabii ki , böyle bir durumla karşılaştığımda çektiğim modeli kendi görmek istediğim karaktere büründürüyorum ve bu şekilde çekimlerimi gerçekleştiriyorum.Kısacası doğaçlama gelişiyor her şey.
G: Mekanın senin fotoğraflarında ne gibi bir önemi var? Eğer dilediğin bir mekanda fotoğraf çekimi
yapmanı istesem , nasıl ve ne şekilde olurdu?
D: Aslına bakarsan mekanın benim için önemi neredeyse hiç,benim asıl önemsediğim şey ışığın nasıl olduğudur.Fakat istediğim bir mekan olacaksa bu da ; Catalunya bölgesinde,ghetto mahallelerinin birinde sabaha karşı 05:00 sıralarında yapacağım bir çekim olurdu.Hani şu evlerin dışında yıkanmış çamaşırların asılı olduğu ve aşkın,müziğin,kavganın hakimiyet sürdüğü yerler.Yaşananların izlerini taşıyan mahalleler ve o sokaklarda yürüyen,birbiriyle şakalaşan,genç,daracık giyinmiş indie erkekler olurdu hikayemin parçası.
G: İnsan portreleri fotoğraflarında ön plana çıkıyor.Hep merak etmişimdir , birini fotoğraflarken
o gerçek anı ,o gerçek yüz ifadesini yakalaman gerçekten zor mu yoksa o anlık bir flaş patlaması mı
sadece ?
D:Evet insan portreleri çekmeye bayılıyorum.Eğer çektiğin kişi senin ne istediğini biliyorsa zor olmuyor fakat senin görmek istediğin şekilde göremiyorsa kendini o zaman biraz yönlendirme gerektiriyor sadece.Genelde anlık bir flash patlaması oluyor ki öyle olduğun da çok daha hoşuma gidiyor çektiğim fotoğraflar,bana daha gerçek geliyorlar.
G: En çok aklında kalan bir çalışmanı anlatmanı isteyeceğim.Kimle ve nerede ?
D:Her çalışmam birbirinden ayıramayacak kadar keyifli geçiyor.Bir tane söylemem gerekirse o da Ekin Türkmen’le Tempo Dergisi için yaptığımız Cabaret çekimiydi.Oldukça çabuk adapte olabilen biri bu da sanırım iyi bir oyuncu ve ılımlı bir kişilik olmasından kaynaklanıyor.Onun haricinde her çalışma bana ayrı zevk veriyor zaten.Her şey pozitif ve olması gerektiği seyirde ilerliyor.
G: Senin ”MODA” n nasıl birşey ?
D:Benim bir modam yok aslında.Tamamen ruh halime göre değişiyor.İsyankar olmama ya da tamamen uysal bir gün geçirmeme göre değişiklik gösteriyor.Sabah kalktığımda ki ruh halim oldukça büyük bir etken bu konuda ya da aynaya baktığımda kendimi nasıl görmek istediğim.Bu yüzden benim MODA’m diye isimlendirebileceğim bir şey yok hayatımda.
G: “FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda
anlayışını oluştur.
D: F UTURISTIC *
A RT *
S ITOTHERAPY *
H ISTORY *
I LLUSTRATION *
O N THE STREET *
N ONESSENTIAL *
Dilara Köse'nin websitesini merak ettiyseniz ,http://www.dilarakose.com/
D: F UTURISTIC *
A RT *
S ITOTHERAPY *
H ISTORY *
I LLUSTRATION *
O N THE STREET *
N ONESSENTIAL *
Dilara Köse'nin websitesini merak ettiyseniz ,http://www.dilarakose.com/
HOLY MUSTACHE VINTAGE CULTURE
Holy Mustache Vintage Culture 'ı 2010 yazında Barcelona - Atina gezimde tanıdım.Barcelona da Primavera müzik festivalinden sonra aynı tarihlerde Atina'da Mayıs-Haziran ayları içinde Synch müzik festivali yapılıyor. Diğer şehirlerideki müzik festivallerine nazaran daha küçük, fakat oldukça zevk alınabilecek ve tatmin olmuş şekilde ayrılabileceğiniz bir festival. Holy Mustache i The Meet Market eventinde tanıdım.Holy Mustache gerçekten çok farklı parçaları özenle bir araya getirmiş. Ben standlarını çok beğenmiştim, zaten ilginin bir çoğuda onların üzerindeydi. Ürün reklamlarını da çektikleri videolarla gayet başarılı bir şekilde yapmışlar. Festivalde farklı farklı vintage standlarını da fotoğraflamıştım,onlardan kareler...
Thursday, November 17, 2011
ASOS - discover fashion online
♥ ASOS ♥, internet üzerinden ayda 1-2 kere ucuz kıyafet satın aldığım bir İngiliz markası ♥ Hergün siteyi takip etmek gerekiyor çünkü günlük indirimleri yakalama fırsatı bulabilirsiniz ♥ Marka bu indirimleri konsept şeklinde yapıyor ♥ Dilerseniz " Party " konseptiyle %70-%20 ye varan indirimleri takip edebilirsiniz. ASOS' un sayfasında kıyafetlere, aksesuarlara, çeşitli tanınmış markaların makyaj ürünlerine ve tasarım kıyafetlerine , tamamen izleyici kitlesinden oluşan bloguna ve yaratıcı kombinlemelere rastlayabilirsiniz ♥ Alışveriş için Topshop gibi basit ve hızlı bir menüsü var ♥ Ben oldukça çok vakit harcayabiliyorum bu sitede ! En zevkli kısmı da ,online olarak satın aldığınız bu kıyafetleri yada her ne aldıysanız ,elinize geçtiğinde kutularını hızla ve umarsız bir şekilde açmak ve tabiki ucuza aldığınız için sevinmek ♥ Şu anda evde olamadığım için size bu ay aldığım parçaları gösteremiyeceğim ♥ Ama birkaç gün sonra blogumda yayınlayacağım ♥ Eğer , bugün bakma fırsatınız olursa %20 indirim fırsatı " BRANDS " başlığı altında ♥
!!! İYİ ALIŞVERİŞLER !!!
E. Gözde B. ♥♥
Friday, November 11, 2011
INSPIRATION BOOK - Barcelona / İstanbul
Inspiration book, Barcelona ve İstanbul'un tarihsel ve kültürel yolculuğunu anlatmaktadır.İki şehrin hem çağdaş hemde geleneksel tarzlarını inceleyip ,fotoğraflardan oluşan bir kolaj çalışması yaptım. Amaç ,hedef iki kentin benzerliklerini ve farklılıklarını kavrayarak ,yaratıcı ve yenilikçi bir koleksiyon hazırlamaktı.
Thursday, November 10, 2011
Monday, November 7, 2011
URBAN LIFE / Barcelona-Istanbul
Recent Places
2010 yılında yaptığım son koleksiyonumda atmosferden
ve çevremizde sıkça rastladığımızrenklerden esinlendim.
İlham alınan renkler ile psychedelikaleodoskopik fraktal
öğeler ve imajlar birleştirilip prizmatik etkiyle benzeşen bir desen
oluşturulmuştur.
İstanbul ve Barcelona ; sokak stili, mimarisi, şehir renkleri, ilham verici
sokak grafitileri, reklamları, geleneksel ve çağdaş yapısıyla detaylıca
incelenmiş , iki şehrin farklı bölgelerindeki giyim stillerinin
karşılaştırılması fikir olarak ön plana çıkarılmıştır.Bölgeler arası
stiller, sosyo-ekonomik ve kültürel farklılık göstermiştir. Bu farklılıklar
kıyafetlere ilham kaynağı olmuş; koleksiyonun her kesimi ve detayıyla
birlikte harmanlanmıştır. İstanbul Galata’da yürüdüğümüz bir sokak ve
Sultanahmet Cami’nin mimarisi, Barcelona La Rambla caddesi ve Gaudi’nin
yapıları gibi örnekler, koleksiyondaki renk ve kesimlerin ahengine birebir
uyum sağlamaktadır.Mimariyle kumaşlar, atmosferden renkler ve desenler;
iki farklı şehirde kesişen benzerlikler ile kesimler ,kup ve doku gibi detaylar
oluşturulmuştur. Koleksiyon rahat ,düz ama şaşırtıcı kesimleri ve iddialı
printleri ile modanın değişimine karşı çıkıp ,her sezon giyilebilmeyi yani
bir “ Gardırop Klasiği ” olmayı hedeflemektedir.
E.Gözde Becerikli
2010 yılında yaptığım son koleksiyonumda atmosferden
ve çevremizde sıkça rastladığımızrenklerden esinlendim.
İlham alınan renkler ile psychedelikaleodoskopik fraktal
öğeler ve imajlar birleştirilip prizmatik etkiyle benzeşen bir desen
oluşturulmuştur.
İstanbul ve Barcelona ; sokak stili, mimarisi, şehir renkleri, ilham verici
sokak grafitileri, reklamları, geleneksel ve çağdaş yapısıyla detaylıca
incelenmiş , iki şehrin farklı bölgelerindeki giyim stillerinin
karşılaştırılması fikir olarak ön plana çıkarılmıştır.Bölgeler arası
stiller, sosyo-ekonomik ve kültürel farklılık göstermiştir. Bu farklılıklar
kıyafetlere ilham kaynağı olmuş; koleksiyonun her kesimi ve detayıyla
birlikte harmanlanmıştır. İstanbul Galata’da yürüdüğümüz bir sokak ve
Sultanahmet Cami’nin mimarisi, Barcelona La Rambla caddesi ve Gaudi’nin
yapıları gibi örnekler, koleksiyondaki renk ve kesimlerin ahengine birebir
uyum sağlamaktadır.Mimariyle kumaşlar, atmosferden renkler ve desenler;
iki farklı şehirde kesişen benzerlikler ile kesimler ,kup ve doku gibi detaylar
oluşturulmuştur. Koleksiyon rahat ,düz ama şaşırtıcı kesimleri ve iddialı
printleri ile modanın değişimine karşı çıkıp ,her sezon giyilebilmeyi yani
bir “ Gardırop Klasiği ” olmayı hedeflemektedir.
E.Gözde Becerikli
Mood Board
Bu çalışmamı İma'nın işbirliği ile düzenlenen Kültür Köprüleri programı için hazırlamıştım.İstanbul Teknik Üniversitesi,Yeditepe Üniversitesi,Işık Üniversitesi,Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakülteleri moda/tasarım/tekstil bölümleri ile İMA 'dan toplam 14 üçüncü sınıf öğrencisi moda tasarımcısı Atıl Kutoğlu ile renkli bir atölye çalışması olmuştu.Proje sonunda ben de tasarımları sergilenecek 3 kişi arasındaydım.
Subscribe to:
Posts (Atom)