Tuesday, December 27, 2011

THE BLACK KEYS - EL CAMINO



Yılın son haftasında 
The Black Keys 'in yeni çıkan albümünden bahsetmemek olmaz ! El Camino, 2010 da yayınladıkları Brothers albümünün üstüne yerleşicek kadar başarılı olmuş.Ben zevk alarak dinliyorum, hatta The Black Keys'i hangi şarkısıyla size tanıtıcam diye epey bir kendimle çeliştim diyebilirim.Hemen albümü indirin, eminim çok beğeniceksiniz.Yine de ayırt edebilecek kadar iyi olanları ,albümün birinci şarkısı Lonely Boy , onu takip eden Gold On The Ceiling , Sister , Hell Of A Season , Nova Baby . Dediğim gibi fazla birşey demeye gerek yok, hemen dinleyin ! 



Wednesday, December 21, 2011

BRAINSTORMING WEEK FOUR : IRMAK İPEK ALTIN




Merhaba Irmak İpek ,

Bu haftaki BRAINSTORMING ismi sensin.Seninle bir sürü farklı konudan konuşabileceğimin farkındayım ve ilginç bir sohbet çıkacak karşımıza, o zaman başlıyalım ..


G:
Evet en çok merak ettiğim sorumu hemen soracağım , sabahları uyandığında kıyafetlerini nasıl kombinlersin ? Yani bunu , ne gibi dış faktörler belirler ?


I :
Hava, coğrafya, sıcaklık, belki ilham bir şeylerden ve ne kadar güzel hissettiğim belirliyor genelde. Bir de iş görüşmelerine nasıl bir şekilde gitmem gerektiği net olarak veriliyor bana, ben de o kurallara giyinmek zorunda kalıyorum bazı günler. Kulağa kötü geliyor ama bu bazen – mesela giyinip süslenmenin içimden hiç gelmediği  günlerde – gayet yardımcı ve süper bir şey olabiliyor.


G:
  Yeni bir fotoğraf çekimin var, herşey sana bağlı tüm konsept, ışık, mekan ..nasıl olmasını isterdin ?   
       Yanına bir manken daha alabilme ihtimalin de var..

I: Bu aralar analog makine ile çekim yapmak ve karanlık oda sihiri kulağa çok hoş geliyor. Karadeniz de fotojenik bir bölge, orada bir çekim yapmak isterdim. Muhtemelen fazla oksijen ve endorfinden kafayı sıyırırdım , çekim yalan olurdu.


G:
 Gerçekten zevk alarak yaptığın şeyler nedir? İşinde yada normal hayatında..

I: Poz vermek, şarkıların sözlerini saçma sapan değiştirerek şarkı söylemek, değişik çaylar yapmak, yeni insanlarla tanışmak, gece yürüyüşleri, resim yapmak, fotoğraf çekmek, internette araştırma yapmak, herhangi bir DIY işi, sabah erken kalkıp müzik dinlemek, rakı masasında arkadaşlarla toplanmak, akşamları evde yemek yapmak, Akhisar’a anneannemin evine gidip biraz kafa dinlemek, annemi dikişle meşgulken izlemek, daha az çöp çıkarmak, yeni bir el becerisi geliştirme çabası, hiçbir şey yapmamak ve duvarları izlemek. Yazdıkça saçmalaşıyor çünkü çok var; bu aralar kanaviçe var mesela. Ayrıca yalnız metro ile şehirde ulaşımımı sağlayabilmek beni çok mutlu ediyor.


G:  
Senin için “IN “ veya “NEW” nedir ?

 I : Rahat bir yaşam ve alçakgönüllülük.


 G:
Her zaman giyinmekten bıkmayacağın bir kıyafet stili var mı ?


I:
En çok “Okul Kızı” modunda giyiniyorum sanırım. Saçlarımın rengine 60lar daha çok yakışıyor fakat ben yine de 70ler tarzı kıyafetler giymekte ısrar ediyorum. Her iki dönemin kıyafetlerinden bol bol var; ailemin anne tarafı dokuz kız kardeş ve genelde hepsi el dikimi. Onları “restore edip” giyiyorum.


 G:
  Senin ”MODA” n nasıl birşey ?

 I : Bu aralar hayalimdeki kıyafetlerin hatırlattıkları: 60lar sonu Burda dergileri, eskimiş incelmiş kumaşlar, siyah cigarette pantolon, hatırası olan parçalar, güçlü ve kararlı kızlar, arkadaşlık, elde örülmüş kocaman kazaklar, yuvarlak burunlu hafif topuklu dizaltı botlar, cow-girl, saçma sapan çoraplar, zencefilli limonlu çay, Brigitte Bardot, kedigiller, narçiçeği kırmızısı ruj, dantel, kurdele, fisto, patchwork ve bilumum narin işlemeler, tadilat, Dr. Martens ve bu aralar şu şarkı

 G:
“FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.
     
  I:  
arklı olduğumuzu göstermek için çok uğraşıyoruz
      A nnem
      S eason of the witch
      H avalı olmaya çalışıyorum
     "I am invariably late for appointments - sometimes as much as two hours. I've tried to change   
      my ways but the things that make me late are too strong, and too pleasing."
 -Marylin Monroe
      
kula giderken sabahları daha fazla uyuyabilmek için üniformamla uyumuşluğum çoktur, ama bunu
       herkes yapar zaten değil mi?
      N onchalant kelimesinin karşılığı: kayıtsız fakat K harfinde olmadığımız için...


     

Irmak İpek Altın'ın blogunu ziyaret edin : 
http://irmakipekaltin.blogspot.com/ 

Monday, December 19, 2011

I ♥ NEW FASHION / WEEK ONE : 90S POP GLAM LOOK



I ♥ NEW FASHION nedir ?

Haftanın yeni stilini bulamama yardımcı olacak, yayın.Bu hafta 90'ların pop glam stilini yaratacabileceğimiz
görsel kaynaklardan başlıcaz sonra ben size stil ipuçları vericem ve  sizde kendi pop glam stilinizi yaratmak
için alışverişe çıkacaksınız.Şimdi yayına dönelim..





WE ♥ BRIGHT COLORS !

Bu hafta seçtiğim parçalar belirli markalar üzerindeydi.Haftanın stili 90s pop glam de ,tropical şablon baskılı montlarla yine desenli parçaları birbirine kombin edebileceğiz.Önümüzdeki sezonlarda uyumsuz parçaları yani farklı bir döneme ait de olabilir yada iki ayrı farklı desenli kıyafetler rahatça kombinlenebilecek.Belki bunun için uyumsuzluğun uyumu sloganını kullanabiliriz.Çoğunlukla basit ve düz kesimli parçalarla , patlayan renkleri ve çarpıcı desenleri bir arada kullanmaya çalışalım. 90 ların rahat ve bol kesimleri ile parıltılı glam stilini , dönemsel ve trend parçalarla birleştirebiliriz.Genel olarak parlak renkleri sevmiyorsanız , benim kombinlediğim gibi koyu ve toprak tonları arasına bu parçaları saklamayı tercih edebilirsiniz.İddialı olan kısımıda ,kadife yada süet yüksek platformlu bilek hizasındaki botlarla yada topunuzu açıkta bırakan ayakkabılarla tamamlamış olursunuz.









90 larda karşımıza çıkan stilden çok daha uzak yeni bir stil ile karşılaştık.Kırmızı ve siyahın bariz bir şekilde uyumlu olduğu düşünülerek kombinlenmesi artık tercih etmiyeceğimiz bir unsur haline geldi.Benim tercihim birden çok rengi bir arada en uyumlu ve doğru şekilde kullanmaktan yanadır.Yukarıda kombinlemiş olduğum parçalar aslında tek tek incelendiğinde, ne kadar uyumsuz gibi gelse de bütüne baktığımızda birbirini tamamlayan kıyafetler olduğunu görebiliriz.Pop renkleri de, gri ,toprak,pudra ve koyu tonları ile buluşturup ,aralara saklayıp,yolda yürürken dikkat çekmesini istediğiniz yerlerde kullanmayı tercih edin.Mesela ceketinizin altındaki  büstiyer yada paltonuzun altına sakladığınız parlak renkli mini şortunuzla. Dekolteyle değil, taşıdığınız kıyafetin renkleri ve kesimiyle, şıklaşın. Eğer sorunlu bir bölgeniz varsa da bu söylediğim tavsiyelerle parlak tonları üzerinizde rahatça kullanacaksınız ..






ATLAS SOUND - PARALLAX


Bu haftaki favori albümüm  ATLAS SOUND 'un 7 kasım 'da yayınlanan üçüncü stüdyo albümü Parallax. Tanımayanlar varsa Deerhunter dan Bradford Cox 'un solo projesidir Atlas Sound. Ben geçen sene Barcelona'da 2010 Primavera festivalinde izleme fırsatı buldum, gerçekten inanılmaz bir sahne performansı vardı ,akşamüstü vakitlerinde çıkmıştı ama herkes izlemek için oradaydı.Ben tabiki en önden izledim. Primavera'dan birkaç fotoğraf ... 






 
Primavera'da Atlas Sound çok başarılı bir performans sergiledi.Sahnenin arkalarında hep gözüm başka birini daha aradı ama tabiki kimse yoktu.Cox'un sahnesinde sıkılmak mümkün bile değil,kesinlikle izlenmesi gerekli bir sanatçı kendisi..



 Parallax ' a dönecek olursak 1,5 ay oldu sanırım yayınlanalı ve ben hala dinlemeye doyamadım.Çünkü ,Bradford Cox 'un o kadar güzel bir sesi var ki, herhangi bir şarkısını dinleyince tadı damadığında bırakıyor ve tekrar tekrar dinleme hissi yaratıyor.Benim favori şarkılarım, albümle aynı ismi taşıyan Parallax, Bedroom Databank'tan Mona Lisa albümün en yüksek kalite şarkısı, Te Amo ve Praying Man. Ee tabiki geri kalan diğer şarkılarda güzel.Bir video ekleyeceğim, albümle ilgili biraz bilgi sahibi olun, tabiki albümü almadan önce..


                                                                    
                                                                              SEDUCE ME  ♥ PARALLAX

Monday, December 12, 2011

BRAINSTORMING WEEK THREE : BURÇE BEKREK



BRAIN STORMING NEDIR?

Her hafta yaratıcı hisseden herkesle yapabileceğim bir çalışmadır.Sorular, çok basit , yalın ve anlaşılır. Cevaplar içinizden geldiği gibi olacak,tek istediğim kesinlikle çok çok düşünmeden bir anda cevaplanması.Çünkü herzaman ilk akla gelen fikirlerin,kelimelerin insanların kendisini en iyi ifade eden sözcükler olduğunu düşünürüm. Pat! diye söyle,bitsin. Düşük cümleler ,hatalı cümleler hersey kabul bu çalışmada. Eğer önümüzdeki haftalarda benimle bu çalışmaya katılmak isterseniz mail adresim işte burada:
egbecerikli@gmail.com Mail atın,bende soruları göndereyim.Birlikte "beyin fırtınası" yapalım.


Merhaba Burçe  ,

Bu hafta seninle röportaj yapmak benim için çok keyifli olacak. Stil, tasarım ,zevklerin ve belki uzaktan yakından alakan olmayan konular hakkında küçük bir sohbet yapıcaz.Bence fazla uzatmadan başlamak en iyisi...


G: Bir Moda tasarımcısı olarak modayla aranda nasıl bir ilişki var ? Yakın mısınız yoksa uzak mı?



B:
Çoğu zaman uzak, mecburen yakın... Moda ve tekstilin çevresinde dönen üç ayrı meslekle uğraşıyorum. Üçü de birbirinden farkli sezonlara konsantre olunmasi gereken meslekler. Bu adami şizofren bile yapar:). O yüzden meslek dışında modadan ve popüler kültürden uzak olasım geliyor. Lakin moda da aşk gibi vicdansız ve uzaklaşmaya gelmiyor!


G: Koleksiyonda kesinlikle teker teker incelenmesi gereken parçalar var ve bu parçaların birçok işlevi var ,işlevi olduğu gibi hikayesi de var. Bu göz ucuyla bile bakıldığında hissediliyor. Beni ilgilendiren ise tüm koleksiyonu tek başına oluşturma sürecinin nasıl birşey olduğu ? Zor ve karmaşık tarafları neler ?



B:
O çizimler benden, kalemimden çıktı mı bir kere, benim olmaktan, tek başına olunmaktan çıkıyor iş. Bir ekip işine dönüyor ve pek çok kişinin emeği oluyor. Benim ekibim 4 kişiden ibaret. Ortağım annem, 2 tane dünyanın en yetenekli ustası ve pattern queenim( onun adı bende bu hep.) Onlar olmadan iş olmaz. Ama o en sancılı realisation dönemleri, eskizler, bazen çöpü boylayan saatler oldukça zor. Hele ki benim gibi mükemmelliyetçi, takıntılı bir insan için çok yorucu. Zira, dediğim gibi moda vicdansiz ve sizin yaptığınız işin üzerine "sleep over it" yapmanıza bile izin vermiyor. Sizi kovalayan sezonlar var işte.


G: Moda tasarımcısı olduğun için hep modayla ilgili sorular soruluyordur yada yaptığın işle.Ben farklılık yaratmak adına,eğer tasarımcı olmasan ,şuna gerçekten hakkını verirdim, diyebileceğin bir meslek var mı? Varsa , kesinlikle ikna edici olmalı..



B:
Avukat! Bunu çevremdekiler de hep der. İkna kabiliyetim ve bir şeyi sonuna kadar savunuşum ve savunma şeklimdenmiş. Buna "Sende ki bu çeneden iyi avukat olurmuş" diyen bir anne yorumu da yok değil!:) Ben yeniden başlasam hayata yine bu mesleği yapardım oysa, net! Ama baleyi de bırakmazdım!


G: Evet, tamamiyle özgürsün, kaygısızsın ve limit denen bir şey yok. Kimden , hangi dönemden , hangi mekandan ilham alıp , Burçe Bekrek kadınını yaratırdın ? Yada yarattın mı?



B:
Tamamiyle özgürdüm. Küçük markamı yaratırken markamın hedef grubu, bu gruba ait kadın tam bir yaşam stiliyle belliydi. Döneminden, mekanlarına, kokusundan, duruşuna, yediğinden, içtiğine liste uzar gider. Bugün belki de o yüzden Burçe Bekrek Fashion Studio'ya gelirken sen bile ne getireceğini biliyorsun! Çünkü bilinçaltın sana bunu çağrıştırıyor;)
İlk koleksiyonda beni en özgür kılan şey aslında, hiç bağrınmadan, koleksiyon teması için hikayeler, şiirler yazmadan, sadece ve sadece stil ile ve görseller aracılığıyla çaktırmadan kendi hikayemi ve kendi kişiliğimi anlatmamdı. Çünkü Burçe Bekrek için biçtiğim kadın da benden farklı değildi. Ve kendimi tanıtacağım ilk koleksiyonda istedim ki beni de tanısınlar, istedim ki gerçekten mesleğim kendimi ifade etmem için köprü olsun.


G: Son zamanlarda ilgini çeken bir olay, bir defile, bir çekim , bir film yada bir albüm...


B :
http://showstudio.com/shop/exhibition/in_your_face#gallery


G:  Senin ”MODA” n nasıl birşey ?



B:
"Mikro makrodur."


G: “FASHION“ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.


 B:  F ast and furious
      A
ggressive
      S
eductive
      H
edonist
       I
rresistible
      O
rdinary
      N
oumenon




BURÇE BEKREK :    http://www.burcebekrek.com/                               
     

Sunday, December 11, 2011

KEEP SHELLY IN ATHENS



Bu haftanın albümü KEEP SHELLY IN ATHENS 'in Campus Martius 'u. Pitchfork'tan zaten detaylıca bilgi sahibi olabilirsiniz.Benim bahsetmek istediğim albümün yanısıra, kendi çektikleri fotoğraflarla, albüm ve plak kapaklarıyla doldurdukları blogları. Biraz inceleyin ve arada takip edin. İncelerkende seçtiğim Keep Shelly In Athens in albümle aynı ismi taşıyan unoffical videosunu izleyin.







Saturday, December 3, 2011

BRAINSTORMING WEEK TWO : AYSE KUCUK



Her hafta yapmaya çalışacağım projem . Adını "brainstorming" koydum çünkü dolaylı yoldan anlatmama gerek yok ya da başka havalı bir ad koymaya çabalamadım diyelim.


BRAINSTORMING NEDIR?

Her hafta yaratıcı hisseden herkesle yapabileceğim bir çalışmadır.Sorular, çok basit , yalın ve anlaşılır. Cevaplar içinizden geldiği gibi olacak,tek istediğim kesinlikle çok çok düşünmeden bir anda cevaplanması.Çünkü herzaman ilk akla gelen fikirlerin,kelimelerin insanların kendisini en iyi ifade eden sözcükler olduğunu düşünürüm. Pat! diye söyle,bitsin. Düşük cümleler ,hatalı cümleler hersey kabul bu çalışmada. Eğer önümüzdeki haftalarda benimle bu çalışmaya katılmak isterseniz mail adresim işte burada:
egbecerikli@gmail.com Mail atın,bende soruları göndereyim.Birlikte "beyin fırtınası" yapalım.


 Merhaba Ayşe,

Brainstorming’in geçen hafta nasıl bir röportaj olduğundan bahsetmiştim,seninle biraz daha farklı bir şeklini yapmak istiyorum.Bu haftaki blog konseptim “Dream Big”.Seninle yaptığın tabloların ve hayatınla ilgili kısa bir fırtına yapalım,hadi başlıyoruz.


G : Senin yaptığın işlerde her zaman dikkatimi çeken ayrıntı tablolarının boyutlarının büyük olmasıydı. Gerçekten senin için o büyük alan ne ifade ediyor?

A:


G: Kullandığın malzemeler , boya seçimlerin tablolarına başlamadan önce kafanda belirlenir mi, yoksa herşeyi akışına bırakmak mı senin tercihindir ?

A: Zihnimde oluşan fikirleri kontrol altina alma hissinden hoşlanyorum,bu anlik bir süreç. Dolayısıyla hiçbir eserin öncesi yok.


G: Çalışırken ne tarz şeyler dinlersin ve müziğin senin işlerindeki yansımaları nasıl gerçekleşir?



A:







G: Yaptığın bazı işlerde self portrait yapıyorsun, kimi ,ne şekilde ve hangi ortamda resmetmek isterdin? Gerçekten merak ediyorum..

A: Self Portrait? WTF!!

G: İşinde gerçekten yapmak istediğin nokta mısın, yoksa” dream big “ mi dersin ve onun peşinden mi gitmeyi tercih edersin ?

A:


G: Ve tabiki senin “MODA” nasıl birşey ? 



A:  


G: ” FASHION “ kelimesinin her harfiyle kendi moda anlayışını oluştur.

A:   F oucault
      A bsurdity
      S elfhood
      H orror
       I mprovise
      O pposite
      N oise


     
 Ayse Kucuk'e ulaşın : http://www.aysekucuk.com/